Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıyoruz - Karma Evlilik Sorununu Çözüm Hareketi Başkanı Sude Doğan'ın "P" ile röportajı - Politis (TR)

Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıyoruz - Karma Evlilik Sorununu Çözüm Hareketi Başkanı Sude Doğan'ın "P" ile röportajı - Politis (TR)

Sude Doğan, 1975 yılında Türkiye’den göçmen olarak Kıbrıs’a gelen, bir Kıbrıslı Türk ile evlenen ve babası işgal altındaki Gazimağusa’da doğan bir büyükannenin torunudur. Annesinin annesi ve babası Kıbrıslı Türk’tür.

*”Ebeveynlerimizden biri adaya “yerleşimci politikası” nedeniyle “yasadışı” gelmiş olabilir [..] ama biz bu adada doğup büyüyen ve bu adayı vatan edinmiş çocuklarız”

*”Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve yasalarını bilmek ve tanımak önemlidir, çünkü bu vatandaşlık Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre bize verilen bir haktır”

*”Vatandaşlık her devletin egemenliğine bağlıdır. Karma evlilik sorunu ancak Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin inisiyatifiyle çözülebilir”

*”Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı konusunda ‘insan hakları ihlali’ yoktur. Bu konuyla ilgili ‘insani’ sorun vardır”

“Ben Sude Doğan, Nisan 2022’de kurulan “Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi” adlı STK’nın kurucusu ve başkanıyım. 23 yaşındayım, Türkçe konuşan bir Kıbrıslıyım ve ben de bu karma evlilik sorunu olan bir çocuğum. Karma evlilik sorunu yaşayan Kıbrıslı Türk çocuk Sude Doğan, kendisini bu şekilde “P” ile tanıştırarak, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı talebini destekleyen yaklaşık 2000 destekçinin listelendiği derneğinin durumunu belirtmek istedi. Aslında Sude Doğan, karma bir evliliğin torunu; büyükannesi 1975 yılında adaya Türkiye’den yerleşimci olarak gelmiş, bir Kıbrıslı Türk ile evlenmiş ve babası işgal altındaki Gazimağusa’da doğmuş. Ailesinin geri kalanı Kıbrıslı Türk; annesinin ailesi Baflı ve Türk işgalinden sonra işgal altındaki Güzelyurt’a taşınmak zorunda kalmış. Sude Doğan’a göre işgal altındaki topraklarda resmi rakamlar olmasa da yaklaşık 15.000-20.000 arası karma evlilikten doğan çocuğun (artık ikinci ve üçüncü kuşak yani torunlar ve torunların çocukları da var) olduğu tahmin ediliyor. Aşağıdaki röportajda Sude Doğan’ın üslubunun korunduğu, “Türkçe konuşan Kıbrıslı”, “sözde devlet kktc”, “işgal altındaki taraf” vb. ifadelerin kendisi tarafından kullanıldığını belirtmek isteriz.

“Karma evlilik sorunu” tam olarak nedir?

Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip Türkçe konuşan Kıbrıslılar ile 1974 olaylarından sonra ve aynı zamanda, Kıbrıs’a “yasadışı” yollardan (Kıbrıs’ın işgal altındaki tarafındaki yani kktcdeki limanlardan) giren yabancı nüfus arasındaki evliliklerden adanın kuzey tarafında doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamaması ile ilgilidir. Misyonumuz, karma evlilik sorunu yaşayan insanları tek çatı altında toplamak, uluslararası hukuka uygun hareket ederek ortak vicdanla hareket etmek, Kıbrıs Cumhuriyeti ve yetkilileriyle uzlaşma ortamı yaratarak bu sorunu çözmektir. Amacımıza ulaşmak için Kıbrıs çapında çeşitli kurum ve sivil toplum kuruluşlarıyla karşılıklı yardımlaşma ile bu insani sorunun çözümüne yol açacak gelişmeleri koordine edecek hareket olmayı hedefliyoruz. Yurt içi ve yurt dışı ilişkiler kurmayı, sorunu toplumsal gündemde tutmayı, soruna ve çözümüne ilişkin toplumsal farkındalığı geliştirmeyi de hedeflemekteyiz.

Peki bu sorunu nasıl çözmeyi planlıyorsunuz?

Başta bu sorundan etkilenenler olmak üzere tüm Kıbrıslılar gibi bizim de kabul etmemiz gereken gerçekler var:

(a) Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve yasalarını bilmek ve tanımak önemlidir, çünkü bu vatandaşlık, Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre bize verilen bir haktır.

(b) Vatandaşlık her devletin egemenliğine bağlıdır. Karma evlilik sorunu Kıbrıs Cumhuriyeti ancak yetkililerinin inisiyatifiyle çözülebilir.

(c) Yine vatandaşlık her devletin egemenliğine bağlı olduğundan, karma evlilik sorununun çözümünü Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu veya Birleşmiş Milletler’de değil, öncelikle Kıbrıs’ta, iki Kıbrıs toplumunda aramalıyız. Çünkü bu kurumlar baskı uygulamak dışında kimseyi söz konusu sorunu çözmeye zorlayamazlar.

(d) Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığına ilişkin “insan hakları ihlali” yoktur. Bu konunun “insani” bir sorunu var.

(e) Avrupa Birliği tarafından sunulan haklar yerel vatandaşlıktan farklılaştırılmalıdır. Eğitim ve serbest dolaşım gibi haklar AB üyesi ülkelere sunulan ek haklardır. Ayrıca, sözde devlet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olan her kişi – belirli istisnalar dışında – tanınan bir vatandaşlığa erişme hakkına sahiptir. Yani eğitim ve serbest dolaşım haklarından daha zorlayıcı da olsa yararlanabiliyor. Karma evliliklerden doğan çocukların “bu adaya ait olarak daha fazla yararlanabilmeleri” için Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri tarafından yerel vatandaşlık talebinde bulunulması gerekiyor.

Hakkımız var.

Evet ama bir ebeveyn yerleşimci olabilir mi?

Bir ebeveynimiz uluslararası hukuka göre “yerleşimci politikası” nedeniyle “yasadışı” olarak adaya gelmiş olabilir. Ancak biz, bu adada doğup büyüyen ve bu adayı evimiz olarak benimsemiş çocuklarız; ebeveynlerimizden biri Kıbrıslıdır ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığına sahiptir. Ve Kıbrıs Cumhuriyeti Nüfus Kanunu kanunlarına göre, biz, karma evliliklerin çocukları, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanma hakkına sahibiz. Biri Kıbrıslı, diğeri yabancı bir çiftin yurt dışında doğan karma evliliklerinden doğan çocuklar hâlâ Kıbrıs vatandaşlığı alıyor. Sahte bir devlette doğduğumuz için diğer karma evliliklerin çocuklarından farklı mıyız? Siyasi sorunlar bu çocukların adadaki vatandaşlık haklarını gölgelememelidir. Biz çocukların “işgal”le, “yasadışı yerleşimci siyasetiyle” hiçbir ilgimiz yok. Bu adaya olan aidiyet duygumuzun daha da güçlenmesi için bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bize vatandaşlık hakkı verilmesi, bizi gerçekten ait olduğumuz topluma, ülkeye ve adaya yakınlaştıracağı anlamına gelir.

Karışık evlilik sorunundan kaç çocuk etkileniyor?

2011 yılından sonra sözde devlet kktcde nüfus sayımı yapılmadığı için gerçek rakamları bilmiyoruz. Yaklaşık 15.000-20.000 çocuğumuzun bu sorunu yaşadığı tahmin ediliyor ve sorunumuzu çözebilmek için gerçek rakamları bulmaya çalışacağız.

Başkan Christodoulidis geri adım attı

Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulidis’in, Kıbrıslı Türklere yönelik güven artırıcı tedbirler (GYÖ) konusunda tek taraflı olarak açıklayacağı çeşitli açıklamalarına rağmen (Kıbrıslı Türk lider ortak bir karar için işbirliği yapmadığı için), henüz böyle bir adım atılmadı. Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile önümüzdeki 22 Eylül 2023 Cuma günü BM Genel Kurulu oturum aralarında yapacağı görüşme duyuracağını söyledi. Bu girişimin ardındaki felsefe, uluslararası toplumu ve Birleşmiş Milletleri, Kıbrıs’a çözüm için müzakerelerin yeniden başlatılması konusunda U/K’nın samimi niyeti konusunda ikna etmeye yönelik çabalarla ilgili olarak U/K tarafının pozisyonuna yardımcı olacağıydı. Durum ne olursa olsun Cumhurbaşkanlığı makamından gelen bilgi, tedbirlerin er ya da geç açıklanacağı yönünde. Kıbrıs’ın iki toplumu arasındaki mutabakat anlaşması, Avrupa Komisyonu tarafından da açıkça talep edildi. Konunun, yeni hükümet göreve gelir gelmez geçtiğimiz Mart ayı başında Kıbrıs’ta bulunan Avrupa Komisyonu Yapısal Reformlar Genel Müdürü Mario Nava tarafından gündeme getirildiği hatırlatılıyor.

“Formül arıyorum”

Cumhurbaşkanlığı makamının üzerinde çalıştığı tedbirler arasında, anne ve babası Kıbrıslı Türk, diğeri yabancı olan kişilere (karma evlilikler) vatandaşlık verilmesi ile ilgili olan ve yasa dışı olarak ülkede yaşayan Türk yerleşimcileri yasallaştırmayan prosedürler yer alıyor. Kıbrıslı Türk ebeveyni bir Türk vatandaşı ile evli olan ve örneğin yurtdışında düğünlerini kutlayan veya öğrenimleri sırasında tanışan karma evlilik çocuklarına ilk aşama olarak vatandaşlık verilebileceği gibi çeşitli senaryolar masadadır. İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu tür başvuruların 3530’a yakını beklemede.

Cesaret edemeyebilir.

Ancak Cumhurbaşkanlığı makamından bir kaynağa göre, hükümet içindeki dengeyle ilgili nedenlerden dolayı bu tedbirin ilerlemesi pek mümkün görünmüyor. Bu tedbir cesur ve siyasi açıdan oldukça ileri düzeyde kabul ediliyor ve Cumhurbaşkanı bunun yurtdışında çok iyi karşılanacağına ve AB tarafının müzakereleri yeniden başlatma çabalarına yardımcı olacağına inanıyor. Cumhurbaşkanı Christodoulidis’i destekleyen DİKO, DIPA, EDEK partileri, böyle bir kararı destekleyemeyeceklerini Cumhurbaşkanlığı makamına bildirdiler ve aslında bu partilerin yetkililerinin de sert tepki vereceği kesin. Chloraka ve Molo Limasol’da göçmenlere yönelik pogromlarla ilgili yaşananlardan sonra Cumhurbaşkanı geri adım atmış ve konuyu biraz ertelemiş gibi görünüyor.