Bölünmüş Vatanın Görünmez Çocukları - Dialogos/Haravgi (07.01.24)
Bölünmüş Vatanın Görünmez Çocukları
• Kıbrıslı Türk çocukların karma evliliklerden kaynaklanan sorunları zincirlemedir.
• Barışa ve yeniden birleşmeye inanan genç çocuklar Kıbrıs kimliği için mücadele ediyor.
Karma evliliklerden gelen Kıbrıslı Türk çocuklar, günlük yaşamlarında önemli sorunların yanı sıra geleceklerini planlama konusunda da sorunlarla karşılaşıyorlar. Bölünmüş bir vatanda büyüyen bu çocuklar, esas olarak reşit olma sürecinde olmakla birlikte bir dizi engelle karşı karşıya kalıyor.
Kıbrıs Türk toplumunda Kıbrıs kimliğini savunan gruplar bulunmaktadır. “Haravgi”, Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi üyesi üç gençle sohbet etme fırsatı buldu. Görünürlük hakkının yanı sıra Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini kazanma hakkını da talep ediyorlar, zira Kıbrıs’ta doğduklarını ve yalnızca bu ülkeyle bağları olduğunu vurguluyorlar.
Kendi ülkesinde “uluslararası” bir öğrenci…
Bu Hareketin kurucusu ve başkanı olan 23 yaşındaki Sude Doğan, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Lefkoşa Üniversitesi’nde öğrencidir. “Cumhuriyet’in özgür bölgelerinde hayatını kurmaya çalışacak, karma evlilik sorunu olan ilk çocuk olacağımı düşünüyorum. Mezun olduktan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’ne taşınıp çalışmak istiyorum; ama beni neyin beklediğini bilmiyorum.
İşgal altındaki topraklarda doğdum ve büyüdüm. Anne tarafından ailem Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait doğum belgem var; ancak kendi ülkemde oturma iznine ve çalışma iznine ihtiyacım olup olmayacağını bilmiyorum.”
Nisan 2022’de kurulan Karma Evlilik Sorununun Çözümü Hareketi, ‘karma evlilik sorununu’ kamuoyunda tartışmaya açan ilk harekettir.
“Lisenin son yıllarına kadar bu sorunun hayatımı bu kadar etkileyecek bir şey olduğunu bilmiyordum. Türk Maarif Koleji’nde okudum. A Level, SAT ve IGCSE sınavlarını aldım ve diğer tüm arkadaşlarım gibi AB’ye eğitim için gitmeye hazırdım. Ama sonra AB’den kredi alamadığımı ve ailemin orada okumam için çok yüksek olan uluslararası öğrenim ücreti ödemek zorunda kalacağını öğrendim. Döviz kuru nedeniyle, ailemin bunu karşılayamayacağı anlamına geliyordu. Adil değildi. Annem ve babam ben 2 yaşındayken boşandılar. Babam ve ben birlikte bile yaşamıyoruz ama hala benim hayatım bu geçmiş evlilikten dolayı etkileniyor.
Daha ekonomik olduğu için öncelikle Türkiye’de okumayı tercih ettim. Ama Türkiye’de okumak benim için başından beri sorunluydu.
Çocukluğumdan beri Kıbrıs siyasetine hep ilgim vardı. Her zaman Kıbrıs’ı yeniden birleştirmeyi istedim. 1974 işgali sırasında Baf’tan zorla Kıbrıs’ın kuzeyine sürülen nenemin hikayelerini dinleyerek büyüdüm. Anneannem bana hep “Doğduğum köyde dönmek, orada yaşlanmak istiyorum,” derdi. Bu tarz hikayeleri her zaman beni kötü hissettirmişti. Daha sonra Rumca konuşan birçok Kıbrıslıyla tanıştım ve işgal sırasında onların da benzer, hatta daha kötü şeylerle karşılaştıklarını öğrendim. O günden bu yana, tüm Kıbrıslıların birlikte, barış içinde daha iyi bir hayat yaşayabilmeleri için Kıbrıs’ta adalet istedim.
Bu ideoloji Türkiye’de yaşadığım dönemde bana çok sorunlar yaşattı. Ama Kıbrıs’ın özgürlüğü için çalışmaktan vazgeçmek istemedim. Geri döndüm. Bugün kişisel olarak -görüşlerimden dolayı- Türkiye’ye gitmekten korkuyorum… Hayatım boyunca başka bir ülkeyi ziyaret etmedim ve uzun bir süre sadece KKTC’nin tanınmayan bir kimliğine sahiptim.
Ülkeme döndüm, Lefkoşa Üniversitesi’ne başvurdum, kabul edildim ama yine uluslararası öğrenci olarak. Kendi ülkenizde “uluslararası öğrenci” olmak tuhaf ve para birimi nedeniyle ödeme yapmak hala biraz zor ama burada kendimi daha güvende hissediyorum. Hem karma evlilik sorunu hem de Kıbrıs meselesi hakkında konuşurken kendimi daha özgür hissediyorum.”
“Uzun zamandır birisinin sorunumuz hakkında konuşmasını bekliyordum…”
Bu Hareketi kurma kararını neden aldığını sorduğumuzda Sude, karma evlilik sorununun konuşulması için uzun süre beklediğini söylüyor. “Siyasetçilerin ve aktivistlerin bu konuda seslerini yükseltmelerini bekliyordum ama kimse ses çıkarmadı. Bu yüzden benimle aynı sorunu yaşayan çocuklar için bir şeyler yapmak istedim. İşte o zaman bu hareketi kurmaya karar verdim.”
“Hareketimizin merkez konseyinde hepimiz karma evliliklerin çocuklarıyız. Uluslararası hukuka dayalı çözümü destekliyoruz. Bunun bir insan hakkı ihlali olmadığını; ama insani bir sorun olduğunu biliyoruz. Bu çocuklar, siyasi çatışmalar nedeniyle doğup büyüdükleri adanın tanınan tek vatandaşlığını alamıyorlar. Anne ve babamızdan biri Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olup, Kıbrıs Vatandaşlık Kanununa göre bizim de vatandaşlık alma hakkımız bulunmaktadır. Ancak yabancı ebeveynimiz adaya yasa dışı yollardan (yerleşimciler olarak) geldiği için Kıbrıs vatandaşlığı alamıyoruz.
Biz vatansız değiliz. Yabancı ebeveynimizin vatandaşlığını hala alabildiğimiz için biz ‘karma çocuklarız’. Örneğin, Kıbrıs Yüksek Mahkemesinde karma evliliklerden doğan çocuklarla ilgili olarak vatansız olmadığımız sonucuna varılan ve reddedilen bir dava bile var. ((SİVİL BAŞVURU No. 177/2021) (A/N).
“Çözülmesi gereken insani bir sorun”
Kendisinin de belirttiği gibi, Avrupa Komisyonu tarafından onlara verilen yanıt, vatandaşlığın kazanılması ve vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin koşulları tanımlamanın her üye devletin sorumluluğunda olduğu yönündedir.
“Vatandaşlık yasalarının insan hakları hukukunun bir parçası olmadığını, devlet egemenliği altına girdiğini biliyoruz. Bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti ile çalışmanın, sağlıklı, yapıcı iletişim kanalları oluşturmanın önemli olduğunu her zaman söylüyoruz. Bu sorun ancak diplomasi yoluyla çözülebilir.
Bu sorundan etkilenen çok sayıda çocuk var; sayının 15.000 civarında olduğunu tahmin ediyoruz. KKTC’deki bazı siyasetçiler, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu çocukların insan haklarını ihlal ettiğini” öne sürerek karma evlilik sorununu oy kazanmak için araçsallaştırıyor. Bu durum, Türkçe konuşan Kıbrıslılar arasında karma evlilik sorunu ve Kıbrıs Cumhuriyeti hakkında yanlış bilgilere yol açıyor.
Bu bir an önce çözülmesi gereken insani bir sorun ama bu soruna da doğru yaklaşılması gerekiyor. Bu yüzden de Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı önünde yapılan protestoya katılmadık çünkü o protestoda insan hakları ihlali ve vatansız olduğumuz, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bizi vatansız bıraktığı söyleniyordu ve bunun doğru olmadığını biliyoruz (A/N). Gerçekten Kıbrıs Cumhuriyeti’ne saldırmanın ve sürekli tartışmanın Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin bu sorunu çözmesini sağlayacağına siz inanıyor musunuz? Doğru olmayan şeyler için Kıbrıs Cumhuriyeti’ni suçlamak çok yanlış. (A/N) Rumca konuşan Kıbrıslılar, işgalin yol açtığı gerçek insan hakları ihlallerini adanın kuzey tarafında protesto bile edemiyor.
Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendi devletimiz olarak görüyoruz. Karma Evlilik Sorununu Çözüm Hareketi olarak gerçek ideolojimizin insanlar tarafından anlaşılması için daha görünür olmak istiyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığının sadece AB’ye vizesiz seyahat edebilmesini istemiyoruz. Kıbrıs vatandaşlığının normal Kıbrıs vatandaşları gibi hissetmesini istiyoruz. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki herkese ve yetkililere, karma evlilikler konusu tekrar gündeme geldiğinde sözlerimize kulak vermeleri yönünde açık bir çağrıdır.”
20 yıldır vatandaşlık başvurusuna cevap bekliyor.
Karma bir evliliğin çocuğu olan ve Hareket’in aktif üyesi Can Sayı, 20 yıldır vatandaşlık başvurusuna cevap bekliyor. Annesinin Kıbrıslı olduğunu, babasıyla da Türkiye’de okurken tanıştığını anlatıyor.
“Gelecekte karşılaşacağımız zorlukları bilmeden 1975 yılında Kıbrıs’ta evlendiler. 1991 yılında Lefkoşa’da doğdum. Kıbrıs kültürüyle büyüdüm, Kıbrıs Türkçesi konuştum. 2004 yılında Cumhuriyet vatandaşlığına başvurdum. Kıbrıslı olduğum ve annemin de Kıbrıs vatandaşı olduğu için hak kazandığım Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığım için net bir cevabını alamadık, hiçbir şey olmadı. Önümüzdeki yıl cevapsız kalan vatandaşlık başvurusunun 20’nci yıl dönümü olacak.”
Çoğu kişi için resmi bir kimliğin olmaması pek bir anlam ifade etmeyebilir, ancak önemli sayıda insan için bu, hem pratik hem de çok daha derin sorunlar anlamına gelir.
“Bu durumdan dolayı birçok sorunla karşılaştım. Öncelikle babamın memleketi onlarınkinden farklı diye birlikte büyüdüğüm arkadaşlarımdan farklı olduğumu bilmiyordum. Lisedeyken aynı Birleşik Krallık üniversitelerine hazırlanıyorduk ama diğerleri uluslararası öğrenciler için ücret ödemek zorunda kalmayacaklarını bilmenin rahatlığını yaşadılar. Bu arada ben ailemi, üniversitenin borcunu en azından bir yıllığına ödemek için büyük bir borç almaya ikna etmeye çalışıyordum ( yani en başta en azından öyle düşündük). Vatandaşlık başvurum hiçbir zaman reddedilmediği için her zaman bir umudumuz vardı. Sonunda uluslararası öğrenci ücretlerinin tamamını ödedik ve bu da ailemin tüm birikimlerini eğitimime devam etmek için harcamasına yol açtı.
KKTC pasaportumla İngiltere vizesine başvurmak zorunda kaldım ki bu da bariz sebeplerden dolayı kolay olmadı. Kıbrıs vatandaşlığı olmayan bir Kıbrıslı olarak, her türlü bürokratik engelle karşılaştığımda “özel durumumu” açıklamak zorunda kaldım. Başvuruları doldurmak zor olduğundan banka hesabı açmam ya da resmi bir şey almam çok daha uzun sürdü.
Ne zaman nişanlımla (Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan) bir gezi planlasak şu ikilemle karşı karşıya kalıyoruz: “Aynı yere daha az para ödeyip ayrı ayrı mı seyahat edelim, yoksa birlikte seyahat etmek için daha fazla mı para ödeyelim?”
Kendi ülkesinde, dünyanın geri kalanından izole edilmiş bir ‘yabancı’.
Hareketin aktif bir üyesi olan karma evlilik sorunu yaşayan Deniz Miralay‘ın, resmi bir belgesi olmadığı için kendisine yurtdışına çıkış hakkı verilmeyen bir ülkede yalnız kalmasının hikayesi. Yurt dışına gidebilmesinin tek yolu Türkiye’den geçiyor.
“Doğduğum, büyüdüğüm, kan bağıyla bağlı olduğum, evim dediğim, bu adanın temsil ettiği tek ülkenin vatandaşlığı olmadan yaşıyorum.
Karma evlilik sorunu o kadar büyük bir engel ki, bu konu gündeme geldiğinde, konuya aşina olmayan insanlara bunu nasıl açıklamaya başlayacağımı bile bilmiyorum. Kendi kendime uyguladığım bu izolasyon artık hayatımın bir parçası haline geldi. Ben Türkiye dışında sadece bir kez yurtdışına çıkabildim, İngiltere’ye tatile gittiğimde, KKTC pasaportumla vize aldıktan sonra büyük zorluklarla, yaşıtlarımın rahatça çıkabildiği yurtdışına çıkabildim. Hatta İngiltere’de havaalanında pasaportuma bakıp “bu gerçek bir pasaport değil” diyen ve ancak yanımızdaki öğretmenin ısrarı üzerine beni okula kabul eden işçiyi hiç unutmayacağım.
Aberdeen Üniversitesi’ne kabul edilmeme rağmen AB vatandaşlarına sunulan kredi sistemi işime yaramadı ve maddi durumumuz orada okumama izin vermedi, bu yüzden Türkiye’de okumayı tercih etmek zorunda kaldım.
O zamanlar bu sorunun kısa sürede çözüleceğine hala inanıyordum. Ancak beş yıllık lisans yolculuğumun sonunda bu sorun hala yüksek lisans eğitimime devam etme hayallerimin önünde engel teşkil ediyordu. Akranlarımın rahat bir şekilde yaşadıklarını ve herkes gibi Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolündeki bölgelerden istedikleri yere seyahat ettiklerini, çalıştıklarını ve okuduklarını, hiçbir zaman bu tür sorunlarla karşılaşmak zorunda kalmadıklarını görmek, kendi ülkemde bir yabancı gibi hissetmemi sağladı. Karma evliliklerin çocukları ayrıcalıklı olmayı veya acınmayı beklemiyorlar. Onlar da diğer Kıbrıslılar gibi sadece ülkenin vatandaşlığına erişim istiyorlar.”